Kış ayının en güzel ve en anlamlı yüzüdür, kar. Kar yağınca her yer tertemiz bembeyaz olur. Aynı, şu an köyümüzün olduğu gibi. Hele bir de dağların arasından güneş vuruyorsa, gözlerimizi açamayız gezerken.
Köyde çocuk sayısı da az olunca o eski karda kayınma hevesi de kalmamış çocuklarda. Hani eskiden yukarı mahalleden (Yetiş’gilin evin önünden yada Ali usta’nın) taaaa Mitat Onat’ın evinin önüne kadar indiğimiz, o da yetmiyordu, oraya inmeden sola çekip kızağı ara yoldan ana yola inip Kadir Şentürk’ün evinin önüne kadar indiğimiz, geceleri yol buz tutsun diye su döküp kayındığımız, birde karları yolun ortasında set yapıp kızakla hızlanınca üzerinden hızla atladığımız bazen de kızağın altımızdan kaçtığı, en çok da teravih namazlarından sonra büyüklerin bile aramıza katıldığı, hatta şimdi rahmetli olan dedelerimizin camiden çıkışlarında bastonlarına çarptığımız daha doğrusu bastonlarıyla bizi kara ittikleri, birde yalnızca Rahman’a özgü olan ayak üstünde kayınma tekniği ve Ömer’in daha çok denediği kızağa yüzüstü yatıp kayındığı günler, aklıma geldi. O kadar da mahalle mahalle gezdimki belki bir çocuk çıkar kayınan da görüntülerim diye ama başta da yazdığımı gibi, çocuk yok ki köyde. Meğer o kadar boşa gezmişim, ancak bir baktım ki, bizim mahallede kayınıyor muhtarın kızı Feyza. Demek ki köyde Feyza’da olmasaydı, kayınma işi tamamen bitecekti.
Ali Erdem
Ocak 7, 2008i ramdeni gadebi aryan sopelsi taner isini ar syanoben ……
Hüseyin Yurdakul
Ocak 8, 2008selam taner resim ler icin eline saglik bu arada köyde cok guzel hava getirmis kar ne guzel manzaralar….iyi calismalar taner msn bir ara gir de bisi dicem sana ok kardes
Taner
Ocak 8, 2008ara ali abi isini ver apereben 😀
tamam hüseyin meraklandırdın valla bişey diyecem deyince 🙂